Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 17 Aralık 2018’de Konya Mevlana Meydanı’ndaki Fırat’ın doğusuyla ilgili “Operasyonlara her an başlayabiliriz. Kahraman ordumuz hazırlıklarını tamamladı.” sözlerinden hemen sonra ABD, iki kararını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı, 19 Aralık 2018’in sabah saatlerinde, Türkiye’ye Patriot hava ve füze savunma sistemlerinin satılabileceğini ve aynı günün akşamı Dışişleri Bakanlığı personelinin yirmi dört saat içinde, askeri birliklerin de altmış gün ile yüz gün içinde Suriye’den çekileceğini duyurdu.
ABD Başkanı Donald Trump, bu kararını Erdoğan ile 14 Aralık 2018’de yaptığı telefon görüşmesinden sonra aldığını söylese de ABD’li yetkililer, bu kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tartışılmadığını ve bu kararın kendisine sadece iletildiğini belirttiler. Erdoğan, 23 Aralık 2018 tarihinde Trump ile bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek çekilme kararının değerlendirileceğini ve Fırat’ın doğusuna yakın zamanda başlaması planlanan askeri operasyonun bir müddet geciktirileceği açıklamasını yaptı.
Bu gelişmelerden sonra 02.01.2019 tarihinde Trump, ilk açıklamayı tekzip edercesine Suriye’den çekilme için dört aylık süre vermediğini ve acele edilmeyeceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 04.01.2019’daki açıklamasında PYD/YPG/PKK teröristleri ile Kürtleri özdeşleştirme sahtekârlığını yaptı. ABD Milli Güvenlik Danışmanı John Bolton da 06.01.2019’da yaptığı açıklamada, PYD/YPG/PKK’li teröristlerin korunmaya alınmadan ABD’nin Suriye’den çekilmeyeceğini ve ABD ile koordinasyon olmadan Türkiye tarafından Fırat’ın doğusuna operasyon yapılmaması gerektiğini söyledi. Bu beyanattan sonra 08.01.2019 tarihinde ABD Milli Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford görüşmeler yapmak üzere Türkiye’ye geldi.
Takdir edilir ki ABD bu kararını, bir gece öncesi gördüğü rüya üzerine veya başına saksı düştüğü için almamıştır. TBMM’nin 1 Mart 2003 Tezkeresi’yle başlayan süreçte Suriye’deki PYD/YPG/PKK terör örgütüne yaptığı milyar dolarlarca yatırımı ve yirmi iki askeri üssü ABD, iş olsun diye yapmamıştır; bu yatırımları da çöpe atacak değildir. Bu sebeple ABD’nin Türkiye’nin uyarıları üzerine Suriye’den kuzu kuzu çıkacağını sanmak ve beklemek en basit ifadeyle safdilliktir, gaflettir. O zaman soru şudur: Suriye’den çekilme kararının açıklanmasıyla terörist ABD, Suriye’de ve Ortadoğu’da hangi planın uygulanmasına geçiyor?
Bu konuda eli kalem tutan herkes, afakî bir şekilde yazıp çiziyor ve konuşuyor; ancak bu kararın ve görüşmelerin içyüzünü kimse bilmiyor. Şu ana kadar da yetkili mercilerden teferruatlı bir açıklama gelmiş değil. ABD şimdilik bu işi savsaklamaya devam ediyor.
Günümüzden başlayıp yakın geçmişten geriye doğru giderek terörist ABD’nin “Dost” ve “Müttefik” maskesiyle Türkiye’ye yaptığı husumet sicilinden bazılarına bir bakalım.
*Türkiye’nin milli güvenliğini ve sınır güvenliğini tehdit eden PYD/YPG/PKK terör örgütünün, bilhassa 2014’ten itibaren yirmi bin TIR ve üç bin kargo uçağı ağır silahla donatılması ve eğitilmesi.
*Türkiye’nin proje ortağı olduğu ve parasının ödendiği F-35 savaş uçaklarının tesliminin engellenmesi gayretkeşliği.
*Halk Bankası, Türkiye’nin bazı ihraç ürünlerine vergi artırımı, döviz kuru ve vize uygulaması üzerinden Türkiye’ye yapılan ekonomik saldırılar.
*FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde FETÖ’nün efendiliğinin yapılması ve FETÖ elebaşının hâlen Pensilvanya’da korunup kollanması.
*Türk askerinin başına 2003’te çuval geçirilmesi rezaleti.
*Kıbrıs Barış Harekâtı gerekçesiyle 1974’te başlatılan ekonomik ambargonun uygulanması.
*Terör örgütü PKK’nin 1980’li yıllardan itibaren günümüze kadar hamiliğinin üstlenilmesi.
*Türkiye’de gerçekleştirilen bütün askeri darbelere ve muhtıralara “Bizim çocuklar” denilen işbirlikçilerle müdahil olunması.
* “Soğuk Savaş Dönemi”nde Türkiye’nin ileri karakol olarak kullanılması ve günümüze kadar ekonomik sömürüye tabi tutulması.
*“Ermeni Soykırımı” iftirasının Türkiye’nin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi yıllarca sallandırılmasına devam edilmesi.
ABD’nin Türkiye düşmanlığına dair sabıka sicilinden örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sabıka sicil kaydı bu kadar kabarık bir ülkenin sözüne güven duyulabilir mi? Türkiye için beka meselesi olan Fırat’ın doğusu da dahil olmak üzere doğudaki sınırlarımızdan bütün terör örgütlerinin kökü kazınmalıdır. Bu, Türkiye için hayat memat meselesidir.
Eyvallah!