Abant, Gölcük ve Yedi Göller Bolu ilimiz sınırları içinde yer alan ülkemizin görülmeye değer doğanın eşsiz güzelliklerini insana sunduğu nadir yerlerdendir. Bu güzelliklere sahip olmak bir ayrıcalık ancak bu güzellikleri ne kadar koruyoruz, doğaya ve çevreye zarar vermeden yararlanmayı ne ölçüde biliyoruz. Yoksa doğayı katleden, çevreyi kirleten bir toplum olmaya devam mı ediyoruz. Gelecek kuşaklara bu güzellikleri ne ölçüde taşıyabiliyoruz? Çocuklarımıza ve gençlerimize doğa sevgisi ve çevre bilinci verebiliyor muyuz? Okullarımızda İlköğretimden başlayarak Doğa ve Çevre Bilgisi Derslerini uygulamalı olarak okutuyor muyuz? Doğaya ve çevreye zarar verenlere ne gibi yaptırımlar uyguluyoruz? Kitle iletişim araçlarında( televizyonlarda, radyolarda, internette gazete ve dergilerde) bu konu ne kadar işleniyor? Kısacası doğa, çevre, tarihsel zenginliklerimiz konusunda dört başı mamur bir devlet politikamız var mı? Mayıs ayının başında doğa yürüyüş grubumuz Spilos Trekking olarak , Abant, Gölcük, Yedi Göllere bir gezi düzenledik. Üç gün boyunca Bolu ilimiz sınırları içinde yer alan Abant, Gölcük, Yedi Göler çevresinde doğa yürüyüşleri yaptık ve Bolu’daki tarihi mekanları görme fırsatımız oldu. Bizlere böyle bir olanağı sağlayan Manisa Spilos Kültür ve Spor Kulübü Derneği’ne teşekkür ediyoruz. Gece boyunca 8-9 saatlik bir yolculuğun ardından yoğun bir programız vardı.İlk durağımız Abant oldu. Otobüsümüzle Abant’ı yukarıdan gören bir tepeciğin yamacına kadar geldik.Göl manzaralı doğa yürüyüşümüze buradan başladık. Yukarıdan Abant’ın görünüşü son derece etkileyiciydi. Yürüyüşümüzü iskelede sonlandırdık. Abant temiz havası ve güzel manzarası ile görülmeye değer bir yerdi. Abant’ın girişinde araç kuyruğu ve içerede park sorunu vardı. Burada bulunan bölgede yaşayan yaban hayvanlarının maketlerinin bulunduğu tabiat müzesi görülmeye değerdi. Abant ve çevresi atlardan ve faytonlardan geçilmiyor. At pisliği gö-rüntüsü ve kokusu kirlilik yaratıyor. Buradaki restoranlar ve oteller oldukça pahalı. Göl kıyısında yüzlerce kişinin oltalarını atmış olmaları insanların seyir yapmalarını engelliyor. Abant’ın eşsiz güzelliğinin korunmasını ve kirletilmemesini dileriz. Gezimizin ikinci durağı Bolu’ya 15 km mesafede bulunan Bir tabiat parkı Gölcük.(Yapay bir göl).Mutlaka görülmesi gereken bir milli park. Burası da Abant gibi çok kalabalık. Etraf mangalcılarla dolu. Mangallardan etrafa yayılan kokulardan doğanın kokusunu duymanız olanaksız hale geliyor. Burası bize Abant’tan daha güzel geldi. Köknar ağaçlarının arasında eşsiz bir manzara. Kartpostallarda gördüğünüz ve Abant olarak gösterilen o şirin evi arkamıza alarak grup fotoğrafı çektirdik. Etrafın bakımsız ve pislik içinde olduğuna tanık olduk. Gruptan bazı arkadaşlar sırt çantalarında taşıdıkları çöp poşetlerine güzergahımız üzerindeki çöpleri toplayarak ilk karşılaştığımız çöp bidonlarına bıraktılar. Gölcük kıyısındaki yürüyüşümüzün ardından, konaklayacağımız otelimize kadar 12 km’lik bir parkuru yürüdük. Doğa ile iç içe sakin ve huzurlu bir ortamda otelimizde dinlenme olanağımız oldu. Abant mı? Gölcük mü? Yedi Göller mi derseniz? Hepsi birbirinden güzel ama önce Yedi Göller…Dağların arasında birbirinden şirin küçük yedi gölcük… Yedi Göller ne Abant’a ne Gölcük’e benzer. Bu bölgeye gelip de Yedi Gölleri görmeden giderseniz hiç gelmemiş sayılırsınız buralara. Bolu’dan Yedi Göller’e gitmek için riskli ve yorucu bir yolculuğa hazır olmalısınız. 42 km’lik yolun 40 km’si toprak ve çakıl. Heyelan tehlikesi de var bu yolda. Bir saatten fazla bir sürede varabilirsiniz Yedi göllere.Yedi Göller’e yaklaştığımızda otobüsümüzden inerek yaklaşık 200 metrelik bir tırmanışla Kapankaya seyir terasına çıktık. Yedi Göller bütün görkemiyle göz kamaştırıyordu. Buradan doğanın seyrine doyum olmuyordu. Seyir yapıp fotoğraflar çektik. Ormanlık alandaki patikadan yürüyerek 500 yıllık anıt çam ağacının yanına geldik. Burada da fotoğraflar çektik .Kısa bir yürüyüşün ardından grup olarak Yedi Gölleri gezmeye İnce Göl’den başladık. Sonra Sazlı Göl, Nazlı Göl , Derin Göl, Büyük Göl, Kuru Göl, Serin göl olmak üzere Yedi Göl. Burada en çok ilgimizi çeken. Başta göller olmak üzere, Şelale, Dilek Çeşmesi, Gülen Kayalar sayılabilir. Yurdumuzun bu eşsiz güzelliklerini yansıtan Yedi Göller’de de arzu etmediğimiz görünümlerle karşılaşmak bizleri üzdü. Çevreyi kirletme konusunda epeyce ileri olduğumuza burada da tanık olduk. Mangal kültürü yine gözlenebiliyor. Etrafa bırakılmış naylon poşetler, teneke kutular, pet şişeler, kağıtlar çevre kirliliği yaratıyor. Sonuna kadar açılan müzik sesleri gürültü kirliliğine yol açıyor. Bu durum bizim doğaya ve çevreye ne kadar önem verdiğimizin bir yansıması olmakla kalmıyor, kendimize saygımızın, ülkemize sevgimizin ölçüsünü de gösteriyor. Yurdumuzdaki bütün doğal güzellikler, Abant, Gölcük, Yedi Göller doğal yapısını ve özelliklerini yitirmeden gerekli önlemler alınmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır. Doğanın bizlere sunduğu bu eşsiz güzellikleri yok etmeyelim, hoyratça tüketmeyelim. Güzelliklerimizin gözünü oymadan gözümüz gibi koruyalım. Gelecek kuşaklara tahrip edilmemiş bir doğa, temiz bir çevre ve yaşanabilir bir dünya bırakalım… Doğa sevgisi, çevre bilinci yüreğinizden ve zihninizden eksik olmasın… Sevgiyle kalın…
ABANT GÖLCÜK YEDİ GÖLLER
Paylaş