Binlerce yıllık Türk tarihinde, geleneğinde ve inancında, farklı isimlerde farklı devletler kursa da Türklerin kutsal saydığı bir varlık bozkurttur.

     Türk destanlarında ve halk inançlarında kurt, Türk milletini hem Atası hem Yol Göstericisi ve Kurtarıcısıdır. Ögel’e göre: Oğuz destanında, Oğuz Han’a zaman zaman kılavuzluk edip yol gösteren ve Tanrı tarafından gönderilen kutsal kurttan söz açılırken, hep ‘gök tüylü, gök yeleli’ deyimi de kullanılır. Burada kurda, ‘gök’ sıfatının verilmesi, onun kutsallığını ve Tanrı ile ilgisini göstermeden başka bir mana taşımamalıdır. Sonraları, bu ‘gök’ sıfatı, ihtiyarlık ve tecrübeliliğin ifadesi ve karşılığı olarak kullanılmıştı

     Kaşgarlı Mahmud: Tanrı’nın devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu ve onların mülkleri üzerinde göklerin bütün teğrelerini –çevresini döndürmüş bulunduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi ve onları yeryüzüne ilbay kıldı. Zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardı; dünya milletlerinin idare yularını onların ellerine verdi; kendilerini hak üzere kuvvetlendirdi. Onlarla birlikte çalışan, onlardan yana olanları aziz kıldı. Demektedir.

    Bilge Kağan: 

“Ben sizlere oldum Kağan, 

Alalım yay, dahi kalkan 

Talih bize olsun nişan,

 Bozkurt sesi olsun uran(rehber),

 Demir mızraklar bir orman

 Avlakta yürüsün kulan

 Daha deniz daha muran(ırmak)

 Gün tuğ olsun, gök kurikan.(çadır)” diye seslenir.

   Yine Türklerin korkunç bir yenilgi aldıkları zamanda,  dağların arasında ulaşılması mümkün olmayan, girişi olup çıkışı bulunmayan ERGENEKON adını verdikleri vadiye taşındılar. Senelerce orada kaldılar. Bu kutsal yerde çoğaldılar ve güçlendiler. Tekrar eski yurda çıkmak için karar aldılar. Bu çıkılmaz denilen yerde bir demirci dağı deldi.  “ Açılan yolun öte ucunda Dumanlar dağıldığında bir ses bütün Ergenekon’da çınladı. Yandaki dağın doruğunda bir Bozkurt dağa karşı uluyordu. Ayın çevresinde hiç yıldız yoktu. Daha sonra beş köşeli ve pırıl pırıl bir yıldız parlıyordu. Doğudan batıya bütün gökyüzünü dolaştı ve Bozkurt’un uluduğu ayın önünde durdu. Bozkurt’un başı ayı gölgeledi Bozkurt bir zaman ay ve yıldıza seslendi. Göktürkler o günü ve geceyi bellediler ve adına Ergenekon’dan çıkış günü dediler. O gün demiri ateşe koyup önce Hakan sonra Beyler dövdüler.

    Demirin eriyip yol olduğu Bozkurt’un ay yıldıza bakıp ses verdiği o gün o gece, Göktürkler bir demir yoldan Ergenekon’u terk etti. Bir geceydi gökte ay yıldız, dağda Bozkurt ve yerde Göktürk vardı. Ucu kızıl tuğlu, kurt başlı Gökbayrak ay Yıldıza ulaşıyordu.

    Ucu kızıl tuğlu Gökbayrak elden ele ve Bozkurt’un türküleri dilden dile ulaştı. Yiğit ellerde Gökbayrak, tatlı dillerde Bozkurt, gözlere ve gönüllere dola döküle yedi iklim ve dört köşeye yayıldı. Işığından yeryüzü, haykırışından ululuğuyla dolu koca bir kâinat ve gökyüzü aydınlandı, ışıklandı ve umutlandı. “ (M.N.Sepetçioğlu )

Ergenekon’dan çıkınca tekrar bir Türk Çağı başladı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.