Bütün haber kanallarında, haber sitelerinde, televizyonlarda ve sosyal medyada Çiftlik Bank var. Nasıl olmasın! Binlerce kişi dolandırılmış. Binlerce kişi yemeden içmeden biriktirdikleri paralarını, belki de geleceklerini kaptırmış.
Hatırlıyorum, ilk başladığı zamanlar ‘Manisa tavuğu veriyormuş’ , ‘getirisi çok güzelmiş’ gibi söylemler dolaşıp duruyordu ağızlarda. Yahu yapmayın, etmeyin! Manisa tavuğuna hayransan, getiri istiyorsan, oraya yatıracağın parayla git o tavuğu canlı canlı al. Çiftliğine koy. Yoksa bahçene koy. O da yoksa birinin bahçesine rica et, birinin çiftliğine koy, ücretini öde ama için rahat olsun.
‘Göz göze göre’ derler ya hani. Anlamadığım nokta bu. İnsanımız nasıl oluyor da bu kadar göz göre göre inanıyor, kanıyor! Mağdur bir teyze diyor ki çok kişi vardı yatırım yapan, bu kadar insan yanılmış olamaz dedim ben de yatırım yaptım diyor. Allah aşkına böyle bir yaklaşım olabilir mi ?
Ülke olarak ne çektiyse okumamaktan, araştırmamaktan, düşünmemekten, yorumlamamaktan ve yorum kabiliyetimiz olmadığı için kitlelerin yaptığını yapmaktan çektik!..
Hele bir de Konya’da yaşanan olay! Çiftlik Bank mağdurlarına giden bir ‘girişimci!’, 500 lira karşılığında batık paraları getireceğini söylemiş ve tam 1600 kişi, deyim yerindeyse ayak üstü yeniden dolandırılıyor! Dolandırıcılık üzerine film çeksen bu kadar olur sanırım.
Hayatın hızlı temposundan kendimizi bir adım geriye çekelim. Şöyle bir bakalım. Okuyalım ve öğrenelim. Biliyorsunuz ki öğrenmemiş yaşı yok. Her söylenene inanmayalım. Her duyduğumuza kanmayalım. Daha da önemlisi, araştıralım. Ve çok daha önemlisi, yorumlayalım. Konuyu ele alalım ve yorumlayalım. Çiftlik Bank olayı ülkemize okumanın, araştırmanın ve yorumlamanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha çok somut bir şekilde gösterdi. Sağlıcakla kalın…