2022 yılı PISA sonuçlarına göre 10 milyon kadar öğrenciye uygulanan testler sonucunda 72 ülke arasında 50. sırada yer aldık, eğitim ve öğretimde hızla geriye doğru koşmaktayız. Orta öğretimde böyle durumdayız da yüksek öğrenimde farklı mıyız? son yirmi yılda ODTÜ dünyada 85. sıradan 801. sıraya, İ.T.Ü. 150. sıradan 850. sıraya, Boğaziçi Üniversitesi ise 137. sıradan 650. sıraya gerilemiştir. Orta öğretimdeki gerileme üniversiteleri de olumsuz yönde etkilemiştir.
Ülkemizde öğrencilerin sadece % 5'i matematikte seviye 5 ve üzerine çıkabiliyorken OECD ortalamalarında bu oran % 1'dir. Fen alanında ise ülkemizdeki öğrencilerin % 75'i seviye 2 ve üzerine ulaşabilirken OECD ortalamasına göre öğrencilerin % 78'i Fen Bilimlerinde seviye 2 ve üzerine çıkabildi. PISA ( Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı), OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından 1997'de geliştirilen uygulama uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarını sınamaktadır.
PISA çalışmasının amacı eğitim yöntemlerinde standartlaştırmayı ve gelişmeyi arttırmakla birlikte dünyada okul çocuklarının başarını karşılaştırmak ve test etmektir. Testler, matematik, Bilim ve okuma- anlama anlarında uygulanmaktadır.
PISA sonuçları ülkemizde yeni tartışmalara yol açmıştır. Tartışmalar, erken yaşta eğitim, okul özerkliği ve öğretmen maaşları gibi konular çerçevesinde dönmüştür. Erken eğitimin yetersiz olması, Türk öğrencilerinin kötü performans sergilemesinde baş sebeplerden biridir. Ülkemizde okul öncesi eğitim bir yıl iken OECD ülkelerinde üç yıldır, OECD 'nin yaptığı araştırmalara göre okul öncesi uzun vadeli eğitim alan öğrenciler PISA testlerinde daha yüksek puan almaktadırlar. Öğretmenlerimizin maaşları OECD ülkelerinde görev yapan öğretmenlerin maaşlarına göre daha düşüklüğü ve M.E.B bütçesinin düşük olması eğitim yatırımlarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Devlet okullarında eğitim kalitesi düşüktür, ders kitaplarındaki bilgiler ezbere dayanmaktadır, öğrencilerde sorgulama, yorumlama, beceri, yetenek kapasiteleri ölçülmemektedir. kitaptaki bilgiler Yetersizdir, böyle olunca veliler maddi imkanlarını zorlayarak öğrencilerin ek dersler aldırmaktadır. Öğretmen Yetiştiren kaynaklar kurutulmuş, Öğretmen Okulları kapatılarak kaynaklar yok edilmiştir. İş bulamayan Ziraat, Kimya Mühendisleri hatta veterinerler bile öğretmen olarak atanmıştır.
Okullarımızda aynı görevi yapan öğretmenler arasında ayrıcalıklı atamalar yapılmış, kadrolu, ücretli, sözleşmeli, başöğretmen, uzman öğretmen gibi sınıflandırmalar yapılmış, ödenen maaş ve ücretlerde adaletsizlik ortaya çıkmıştır. Yönetici atamalarında ise liyakat değil siyasi sadakat tercih sebebi olmuştur. Milli Eğitim Bakanlarımızın çoğunun eğitim ve öğretimle ilgisi yoktur, sık sık Bakan değişikliği eğitimi olumsuz yönde etkilemektedir.