Güney Sibirya, çeşitli kaynak ve görüşlere göre Türklerin ilk yurdu olan ata toprakları ifade etmekte ve kıymet derecesini de buradan arttırmaktadır. Sibirya, batıda Ural Dağları, doğuda Büyük Okyanus, kuzeyde Kuzey Buz Denizi ve güneyde Orta Asya Bozkır Kuşağına kadar uzanan 13 milyon km.lik, 35 milyon insanın yaşadığı bir coğrafyadır. Dağlar sebebiyle batıdan gelen etkilere kapalı olup, kuzeye açıktır bu sebeple kışlar uzun ve çok sert geçer. Kuzeyi ağaçsız ve çalılarla kaplıdır, Güney ise Asya bozkırlarının üstündeki,  iğne yapraklı ağaçların bulunduğu Tayga Kuşağı denen yerleri içine alır. Topraklar tarıma elverişli değildir ve soğuğa dayanıklı geyik ve sığır gibi hayvanlar geçim kaynağını oluşturmuş hayvancılık yapılmıştır. Pek çok nehrin bulunduğu Sibirya’da su hayatı kolaylaştırır, uygun hayat alanları sağlar, bu nehirler,Ob, Yenisey, Lena ve Amur’dur. Bu toprakların özellikleri iyi bilinirse insanlar ve tarih daha iyi anlaşılır.

    Arkeolojik kazıları ve bulunan buluntu ve malzemelerden hareketle, insanoğlunun bu yerlerde geçirdiği devreleri, bu devrelerde, Sibirya’daki bölgelerin dağlar, havzalar, ovalar üzerinden toprakların özelliği, iklimi, insanların geçimi ve yaşayışı, adetleri kültürleri ve birbirine tesirleri ve buluntuların üzerinden işlenerek, araştırılmıştır. Öncelikli Neolatik çağda yaşayan insanlar, avcı ve balıkçı kabilelerden oluşmaktaydı. Maddi kültürlerin en belirgin özelliği tüm yüzeyleri çeşitli kazıma yöntemleri olan çok dişli taraklarla bezenmiş sivri dipli seramiklerdi. Çağlar, daha sonra kendi içinde erken ve geç olarak ayrılsa da takip eden Enelotik Çağ’da batı bölgelerinde öncelikli olmak üzere metal kullanımı gerçekleşmişti.  Balıkçılık ve avcılığın yanında batı Sibirya’dan itibaren evcil hayvanların oranı % 50 ulaşmış, yerleşik hayat ve mimari ve sanat anlayışı gelişmeye başlamıştı. Doğu bölgelerinde ise bu kültür çok daha gerideyken, erken Tunç çağı ile birlikte Sibirya’da, Kafkasyalı-Ortadoğulu çağdaşları olan kavim ve medeniyetleri taklit etmişlerdir. Büyük oranda güçlü bir yerleşik hayat düzeni oluşmuştu.  Doğu bölgesi yine geri kalmış, Batı ve orta Sibirya’da, At önemli ve işe yarar bir hayvan olarak öne çıkmıştı. Sonrasında Orta Tunç Çağında madencilik önemli bir yere ulaşmış, Altaylar ve Kuzey Kazakistan’da sığ ve açık maden ocaklarından metaller çıkarılmıştı. Metaller taş balyozlarla dövülüp, fırınlarda eritilmiş, seramik veya taş kalıplarda biçimlendirilmişti. Hayvan ekonomisinde gelişme sağlanmış, geniş bir aile yapısına uygun evler yapılmıştı. Genç Tunç Çağına göçler damga vurmuş, farklı bölgelerden göçlerle farklı kavimler veya boylar iç içe geçti kaynaşmışlardı. Bu çağda Sakalar çok kültürlü ve farklı soyların birleşmesine zemin hazırlamışlardı. Şamanizm eski çağlara göre gelişme göstermiş, daha bir birleşik yapıya kavuşmuştu. Erken Demir çağı mühim bir icat olan at gemi’yle tanışmıştı. İlk atlı kültür m.ö 3500’lerde kuzey Kazakistan’da doğmuş, Giyimde ve eşyada kürk ve deri kullanılırken, yün ağırlıklı, kumaş, keçe ve halı da kullanılmaya başlanmıştı. Buralarda hayvan tasvirleri yoğun kullanılmış, inançta karanlık ve aydınlık kültü öne çıkmıştı. Hunlar tarafından Kabileler arası ittifaklar, kavim ve halkların birleştirilmesiyle kurulmuştu. Geç Demir Çağında m.ö 3 bin yılının sonuna doğru dağınık haldeki Hun Boyları tek çatı halinde birleşmişti. M.Ö.209 da Mete Han, Uzak Doğudan Orta Avrupa’ya kadar büyük bir imparatorluk kurmuş,  Roma’ya kadar sürülen barbar kavimler birbirinin yerini alarak batıya ilerlemiş ve kavimler göçünü meydana getirmişlerdi.

Sergen Çirkin’in kitabından yararlanarak yazıp yorumladığımız bu yazının, Sibirya Kültürleri ve Şamanizm’e ait bölümlerine ait görüşleri daha sonraki yazımıza bıraktık.

*Sergen Çirkin. Güney Sibirya Arkeolojisi ve Şamanizm.Y.K.Y İstanbul Nisan 2019

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.