Manisa 8
kapalı

İkisi de yürekleri tertemiz Manisa eşrâfından; Ali bey esnaf, Mehmet bey memur, meslekleri gibi meşrepleri de ayrı ayrı ama gönülleri bir. Her ikisi de etrâfının iyilik timsâli, yardımsever, hizmeti gāye edinmiş kimseler ve birbirlerinin can dostları idiler.

Ali Uludağ’ın terzi dükkânının duvarında bir def, bâzen ona vurur, bâzen de elinin tersine def’e vurur gibi ritim tutar şarkılar söyler.  Ağlayan Kaya’nın altındaki derenin çaybaşı mevkiinde söyledikleri “kadifeden kesesi” türküsünün yankıları, anlattığı hikâyelerinde her dâim duyulur, kapı gıcırtısından oynarım der. Hakîkaten de kalkar oynar. Manisa-İstanbul karayolunu, Gediz nehrinin kestiği kavşaktaki üzüm bağında yaz akşamları mehtâbı seyrederken, uzaktan geçen şehirlerarası otobüslerin her geçeniyle İstanbul’daki sevdâlısına haykırarak selâmlar gönderir. İşte Ali Bey,  böyle bir rindânedir. Bâzen de “santraller atık” dediği zamanlarda yanına yaklaşılmayacağını sevenleri bilir, yüzünde belirecek bir tebessümünü beklemeye koyulurlar, zâten bu hâli de pek uzun sürmez, vaktiyle geçtiği fasıllardan tutturduğu bir makāmın tanıdık nağmelerini mırıldanmaya başladığını veya “Felek ehli dili dilşad eder amma, ne-den sonra” mısrâını duyanlar rahatlardı.

Coşkun ruh hâliyle etrâfını coşturan Ali Bey’in dükkânı, aktüel mecmua ve gazetelerin okunduğu, kibar dostların sohbete koyulduğu bir meclisti. Burada isteyen sohbete katılır, isteyen dinlemekle yetinirdi. Ama Türk edebiyâtının en güzel mısrâ ve beyitleriyle süslediği belâgatıyla Terzi Ali Uludağ her zaman konuşur, hattâ bâzı dernek ve kulüplerin tertip ettiği toplantılara konuşmacı olarak dâvet edilir, Yûnus Emre’yi, Mevlânâ Celaleddin’i anlatırdı.

Mehmet Başaran ise titiz, disiplinli, gāyet ölçülü ve vakur; ders çalışır gibi peylediği kitaplarını okur, o da mûsıkî temâyüllü ama çocukluğundan beri öğrendiği ilâhileri söyler, yeter ki isteyen, dinleyen çıksın. Bâzen bir otomobilde, bâzen bir sohbet meclisinde fark etmez, Mehmet bey dalıp gider...

Sık sık anlattığı hikâyede olduğu gibi, “Heybeye giren karıncaları yurdundan ayırtmamak için Hicaz’a geri götüren velî misâli”  Mehmet bey  hassas mı hassas. Bir de sâbit kadem ki; tuttuğunu bırakmaz, bildiğini unutmaz. Hele kimseyi kırdığı, incittiği ise hiç görülmemiştir.

Ali Bey ise, her çiçekten bal alan arı misâli, arar, sorar, söyler. Onu bâzen, eski kahvehâneler semti Karaköy’ün kırmızı köprü yanındaki kıraathânelerinde etrâfına toplanan gruba gah oturup, gah kalkarak, el hareketleriyle âdeta bir meddah gibi şekilden şekile girerek hikâyeler anlattığını görürsünüz. Bâzen, terâvih  namazı sonrası hemen arkasında saf tuttuğu Murâdiye Câmii imamı İsmâil  Hoca ve cemaatin önde gelenlerinden bir grupla, Saruhan Bey türbesinin de bulunduğu parkın içindeki lokalde, Anadolu evliyâlarından kıssalar anlattığını duyarsınız. Hattâ bâzen de, çarşı içinde dükkânının karşısındaki avcılar kulübünün bahçesinde koyulaşan av sohbetinin ortasında bulursunuz.

İşte bu av sohbetlerinden müphem olsa gerek, bir defâsında Ali Bey ava çıkmaya karar verir.

Eşi melek sûret Mübera Hanım, böreğinden, kahvaltılık reçellerine kadar filesini doldurur, yanına, ömür boyu iki kalfası olan, Nâdir ve Hakkı Çavuş’u yamak olarak alır. Fileleri, fişekleri de onlar taşır. Görevleri avlanacak hayvanları bulup, göstermektir. Başlarlar Sivrice’den, Sultan Yaylası’na doğru tırmanmaya, bu arada, o çiçek ne renkliymiş, bu kuş ne güzelmiş, oturup kahvaltı edelim, şurada yemek yiyelim derken, bir fişek dahi atmadan gün biter, geri dönerler, böylece avcılık mâcerâsı da sona erer. Hikâyesi kalır yâdigar.

Seneler önce bu dünyâdan göçmüş, ikisi de bendenizin baba dostu, akrabâdan yakın, iki gönüldaşdan bahsetmemin sebebi;  ikisinin de Manisa’mızın yüz akı, örnek, güzel insanları olmasıdır. Hâlen bizler gibi bilenleri, sevenleri, onları yâdederken,  toplumsal hâfızamıza da katmak,  bizim dostlarımıza vefâ borcumuzdur.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.