İzmir'in işgalinden 6 saat sonra Denizli müftüsü Ahmet Hulusi Efendi Denizli’de düzenlediği miting de Milli Mücadelenin ilk fetvasını şu sözlerle verdi.

"Muhterem Denizliler!.. Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikâb edilecek cürümlerin Allah ve Tarih önünde affı imkânsız günahtır. Cihad, tam manasıyla teşekkül etmiş dinî farîze olarak karşımızdadır. Hemşehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebeamız Yunan'a biz mağlûp olmadık. Onlar, öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. Yunan'ın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini, İzmir'de şu bir kaç saat içinde irtikâp edilen cinayetler gösteriyor. Silahımız olmıyabilir, topsuz-tüfeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız. İstiklâl aşkı, vatan sevgisi, haysiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurda canını verenler şehit, kalanlar gazidir. Bu mutlak olarak cihad-ı mukaddestir. Sizlere vatanımızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esâreti altında olanlardır. Onlar irâde ve kararlarına sahip değildirler. Bu vaziyette olanların emri ve fetvası aklen ve şer'an caiz, makbul ve muteber değildir. Meşru olan münhasıran vatan müdafaası ve İstiklâl uğruna cihaddır. Korkmayınız... Meyus olmayınız... Bu livay-ı hamd'in altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak CİHAD-I MUKADDES FETVASINI ilân ve tebliğ ediyorum"

"...Elinizde hiçbir silâhınız olmasa dahi üçer taş alarak düşman üzerine atmak suretiyle mutlaka fiîli mukabelede bulununuz.

.İstanbul da işgal altındadır. İşgal güçleri akıllarına gelen hertürlü zulmü halka yapmaktadır. Kadınlar sokaklarda alenan taciz görmekte. Evler basılmakta. Sebepsiz insanlar sokaklarda dövülmektedir.

Mustafa Kemal Paşa, işgal kuvvetlerinin gemilerini İstanbul civarında gördüğünde, Yaverine bakarak, İşaret parmağıyla gemileri göstererek "Geldiği gibi gidecekler

"demiş idi.

Ama bu nasıl olacaktır.

Samsun çevresindeki Rum, Ermeni çeteleri, Türk köylerine saldırarak zulmetmekte, insanlarımızı öldürmekte ama Dünyaya tersini ifade etmektedir. Türkler bize saldırıyor, şikâyetçiyiz diye.

Bu fırsatı, Mustafa Kemal Paşa değerlendirmek ister. Padişah görevli olarak, Müfettişlik sıfatıyla Samsun ve çevresindeki olayları incelemek için gönderir.

Atatürk ve arkadaşlarına Bandırma vapuru tahsis edilir. Vapur rıhtımdan ayrılarak, Samsuna rotayı kırar.

İngiliz İstihbaratı meseleyi haber alır. Atatürk'ten şüphelenmektedirler. Hemen takibe başlarlar ve gemiyi yakalarlar. Hemen gemiyi durdurup, muhasara altına alırlar. Geminin rıhtımına çıkarlar. Didik didik ararlar fakat bir şey bulamazlar. Aradıkları silahtır.

İngiliz komutanı sinirlenir, Atatürk'e bakarak ne götürüyorsunuz der,

Atatürk komutanın gözünün içine bakarak,

16TANE KELLE DER.

Onlar, '' YA BİSTİKLAL YA ÖLÜM'' DİYEREK yola çıkmış bir avuç insandılar.

O, bir avuç insan, çoğaldılar, milli ordu oldular ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini Kurdular.

100 yıl sonra bu gün sözde değil öz de onların izinde olanlar, bizler, Her şeyin Türk Milleti için çok güzel olması temennisi ile ileriye bakıyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.