Geçtiğimiz günlerde gündemi meşgul eden iki fotoğrafın üzerinde duracağım.
Birinci fotoğraf; “Muhasebeci Kenan” ismiyle maruf, yakın geçmişte CHP’nin sabık Genel Başkan Yardımcısı, CHP’den ihraç edildiği için şimdilerde Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın, ailesiyle birlikte Ankara’dan İstanbul Atatürk Havalimanı’na geldiğinde kendisini karşılayanlara 22 Aralık 2018’de yaptığı konuşmadır. Öztürk Yılmaz, şöyle seslendi kendisini karşılayanlara:
“Bugün bana diyorlar ki ‘Aman susun, konuşmayın; parti zarar görür.’ Bre adamlar! Siz partiyi mi düşünüyorsunuz? Siz kendi koltuklarınızı düşünüyorsunuz! Sizin işiniz rant paylaşmak, belediyelerdeki rantı bölüşmek ve insanları kandırmak. Eğer partiyi düşünseydiniz, benim hukuksuz ve adaletsiz bir şekilde ihraç edilmemi bu zamana kadar düşünmezdiniz bile. Belli ki siz hukuktan, haktan, adaletten nasibini almamış insanlarsınız. Bu millet size tokadı vuracak! İstiyorlar ki hep karşı tarafı eleştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin başındaki zat, bir projedir.”
“…. CHP, bu ülkeyi kuran partidir; hepimizin partisidir. Orası bir grubun, adeta Türkiye’ye düşman olmuş, vatanseverleri kesip doğrayan bir grubun partisi hiç olamaz! Kabul etmeyiz.”
“…. Ayrıca bu havaalanının benim hayatımda çok önemli bir yeri var. O gece birileri beni burada bırakıp tüydüler. Ben ise ilk defa televizyondan 15 Temmuz’u kınayan kişiyim; ama başkaları tüydü, kaçtı. Şimdi çıkmışlar meydana; haktan, hukuktan, adaletten bahsediyorlar. Yahu hak kim, hukuk ne, siz kimsiniz yahu! Sizin yaptığınız ırkçılıktır, adaletsizliktir, kanunsuzluktur, zorbalıktır! Sen ikide bir diyorsun ki diktatör bozması. Birilerine diktatör bozması diyorsun, biz bunu biliyoruz kime dediğini. Şimdi ben sana söylüyorum! Diktatör bozması sensin! Sensin diktatör bozması!”
Yılmaz’ın söyledikleri yenilir yutulur olmadığı gibi, CHP’nin partiden ihraç sebebine bağlayarak kızgınlıkla söylenmiş şeyler nitelemesiyle geçiştirebileceği ifadeler değildir. Yılmaz’ın bu ifadelerine CHP’den hiçbir tepki gelmedi. İşe yarayacağını sanmıyorum; ancak CHP üç maymunu oynuyor. Görmedim, duymadım, bilmiyorum…
İkinci fotoğraf; CHP’nin televizyonu Halk TV’nin İstanbul-Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde 21 Aralık 2018’de yayımlanan Uğur Dündar’ın sunduğu Halk Arenası programında, Metin Akpınar’ın söyledikleridir. Metin Akpınar şöyle konuştu:
“…. Bireylerin özgür iradeleriyle geleceklerini tayin edebildikleri rejim Demokrasi’dir. Bizim polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de Demokrasi diye düşünüyorum. Oraya ulaşabilirsek ne âlâ, kavga dövüş olmaz, biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her Faşizm’in olduğu gibi, karşılaştığı gibi; belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir; ama bize yazık olur, biz harap oluruz. Kim Rusya’ya döndüyse, iktidardan gitti; onu da söyleyeyim. Adnan Menderes randevu almıştı, ihtilal oldu. Süleyman Demirel aynı şekilde Kuzey’e döndüğünde ihtilal oldu. Bakalım, darısı kimin başına.”
Akpınar’ın Demokrasi önerisine katılmayacak hiçbir akl-ı selim yoktur; ancak Akpınar, sadece kendisi ve kendisi gibi düşünenler için Demokrasi istiyor. Kendisinin dışındaki düşüncelere hayat hakkı tanımayarak Faşist bir anlayışla kendisi gibi düşünmeyenlerin demokratik tercihleriyle işbaşına gelen yönetime Faşizm, yöneticilerine de Faşist etiketini yapıştırıveriyor. Bununla kalmıyor, Faşist diye yaftaladığı halkın tercihiyle işbaşına getirilen yöneticilerin darbeyle alaşağı edilmesini ima ederek darbe çığırtkanlığına soyunuyor. Bununla da yetinmiyor, Faşist anlayışını bir adım daha ileri taşıyıp geçmişteki darbelere göndermeler yapıp “Bakalım, darısı kimin başına?” diyerek halkın seçtiklerinin ayağından asılması ve mahzenlerde zehirlenmesi temennisine kadar götürüyor işi.
Herkesin eleştiri hakkı vardır. Bilhassa aydının, sanatçının, gazetecinin, yazar-çizerin hakkı olduğu kadar görevidir de eleştiri; ancak bu eleştiri saygısızlıkla, hakaretle, darbe çığırtkanlığıyla ve tehditle karıştırılmamalıdır. Sanatçının suç işleme özgürlüğü olabilir mi?
Akpınar’ın yaptığı yazılı açıklamada söylediklerinin arkasında durmamasına ve Cumhurbaşkanı’nın tepkisinden önce soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısı’na verdiği ifadede insanların aklıyla alay edercesine mizah yaptığını söylemesine ne demeli?
CHP ise, bu olayla ilgili yine üç maymunu oynadı. Olayın kendi televizyonunda yaşandığını ve Faşist anlayışın tezahürü olan ifadeleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelerek sadece başlatılan soruşturmaya tepki göstermekle iktifa etti.
Eyvallah!