Evini ziyaret sonrası temizlemek için uğraşıyorsan… Dostların var demektir
Faturalarını ödeyebiliyorsan… Bir işin var demektir.
Pantolonun biraz sıkıyorsa… Aç kalmıyorsun demektir.
Gölgen seni izliyorsa… Güneşi görüyorsun demektir.
Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan… Yürüyebiliyorsun demektir
Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan… Konuşma özgürlüğün var demektir
Yanındaki adamın sesinden rahatsız oluyorsan… Duyuyorsun demektir.
Camları silmen, çatıyı onarman gerekiyorsa… Bir evde yaşıyorsun demektir
Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa… Isınıyorsun demektir
Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa… Yığınla giyeceğin var demektir
Çalar saatin sabahın nurunda çalıyorsa… Yaşıyorsun demektir
Akşamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa… O gün üretici olmuşsun demektir VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN! MUTLUSUN DEMEKTİR.
KANAAT VE ŞÜKÜR… Sorunsuz bir yaşam değil, Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir… SANMA Kİ DERT SADECE SENDE VAR… SENDEKİ DERDİ NİMET SAYANLAR DA VAR… Derdimi dinledim, derdimden iğrendim… Onun derdini gördüm, derdime imrendim…
Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti, Yarın Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür…
Etrafıma baktığımda halinden memnun olmayan o kadar çok insan var ki… Kimi kazancından, kimi harcamalarından, kimi harçlığından, kimisi de hiçbir şeyden… Biz ne zaman doyumsuz olduk? Ne zaman üretici olmaktan vazgeçip, tüketen toplum haline geldik? Bugün ki yazımda biraz düşünelim istedim… Oysa ne güzel CENNET gibi bir ülkemiz, verimli topraklarımız, bize ait özellikleri olan bir toplumduk… O güzel günlere duyulan özlemler bitsin… Kimsenin diğer bir insanın kazancında gözü olmasın. Olduğu ile yetinsin. Hak ettiği yere gelsin. Çalıştığı kadar kazansın. Özün sözü… AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZATSIN…
Sevgi ve saygılarımla…