Editör
Editör
14 Ekim 2024 Pazartesi 07:00
'Kalbin aldığı radyasyon dozlarını en aza indirebilen merkezler tercih edilmeli' (ÖZEL HABER)

Meme kanserlerinin tüm dünyada ve ülkemizde kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çelik, bu sebepten dolayı Ekim ayı içerisinde tüm dünyada ve ülkemizde ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ nedeniyle çeşitli etkinlikler yapılarak konuya dikkat çekilmek istendiğini vurguladı.

Meme kanserlerinin kadınlarda kansere bağlı ölümlerde de ilk sıralarda yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Çelik, bu konuların halk sağlığı bilim dalını ilgilendirdiğini, ancak bir radyasyon onkoloğu olarak kendi alanıyla ilgili farkındalık yaratmak istediğini kaydetti.                                                                                         

‘RADYOTERAPİ GENELLİKLE SON DURAK TEDAVİ OLMAKTADIR’

Farkındalık yaratmak istediği konunun ise meme kanserli hastalarda radyoterapinin nasıl uygulandığı konusu olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik, “Halk arasında ‘ışın tedavisi’ olarak da bilinen radyoterapi, iyonize radyasyonlar kullanılarak kanser hücrelerini ortadan kaldıran bir tedavidir. Meme kanseri tedavisinde uygulanan 3 ana tedavi metodu sistematik tedavi, cerrahi ve radyoterapidir. Aslında meme kanserinin tedavisini üçlü bir paket program olarak ta değerlendirebiliriz. Bu programda radyoterapi genellikle son durak tedavi olmaktadır. Meme kanserli hastaların önemli bir kısmında radyoterapi uygulanmaktadır. Genel olarak günümüzde meme koruyucu cerrahi uygulanmış olan hastalarda yani yalnızca tümörün çıkarıldığı ve meme dokusunun geride bırakıldığı hastaların büyük çoğunluğuna radyoterapi uygulamaktayız. Mastektomi adını verdiğimiz, memenin tamamının ameliyatla çıkarıldığı hastalarda ise eğer tümör ileri evredeyse yani 5 cm’den büyükse yine memenin alınmasından sonra kalan göğüs duvarı bölgesine radyoterapi uygulanmaktadır.” Dedi.

“RADYASYON DOZLARINI EN AZA İNDİREBİLEN MERKEZLER TERCİH EDİLMELİ”

Meme kanserli hastaların bu konuyu ciddiye alarak araştırma yapmalarını önerdiğini vurgulayan Prof. Dr. Çelik, çünkü meme kanserli hastaların günümüzde etkin sistemik tedaviler sayesinde normale yakın sürelerde yaşama şanslarına sahip olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Çelik, “Bu nedenle kemoterapi, cerrahi ve radyoterapiye bağlı yan etkiler günümüzde daha önemli bir hale gelmiştir. Radyoterapi uygulanırken solunuma bağlı hareketlerin etkisini azaltmaya yarayan çeşitli metotlar kullanılmakla birlikte meme kanserli hastaların tedavisinde özellikle de sol meme yerleşimli kanseri olan hastalarda kalp istenmeyen radyasyon dozlarına maruz kalabilmektedir. Hastalar, radyoterapi aldığı merkezde uygulanan radyoterapi tekniği ile kalbin, kalp damarlarının ve akciğerlerin aldığı radyasyon dozlarını azaltan nefes tutmalı radyoterapi tekniğinin uygulanıp uygulanmadığını sorgulayabilirler. Radyoterapi merkezlerinde farklı nefes tutma yöntemleri kullanılsa da organların aldığı radyasyon dozlarını en aza indirebilecek radyoterapi tekniklerinin uygulandığı merkezlerde tedavi olunması radyasyon yan etkilerini en aza indirmek için oldukça önemlidir. Manisa Celal Bayar Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde meme kanserli hastalarımızın tedavisinde 2022 yılından bu yana dünya ile eşzamanlı olarak son teknoloji yüzey takip sistemi kullanılmakta ve meme kanserli hastalarımıza solunum takibi güvenle yapılarak radyasyona bağlı yan etkiler en aza indirilmektedir.” Diye konuştu.

Prof. Dr. Çelik, Manisa Celal Bayar Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde 2015 yılından bu yana bine yakın meme kanserli hastanın radyoterapi ile tedavi edildiğini sözlerine ekledi. (Turgay DUYAR)

Son Güncelleme: 14.10.2024 09:02
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.