Türk tarihinde uygulamalarıyla fiilen yaşayan düşünce ve uygulamaların başında Cumhuriyet gelmektedir.

Cumhuriyet her ne kadar bir yönetim şekli ve adlandırma olarak Arapçadan neşet etmişse de Türk tarihinde ‘devlet Meclisi’, ‘Kurultay’, ‘Kengeş-Keneş’ adıyla fiilen uygulanagelen bir yönetim ve düşünce olduğu görülür.

Cumhuriyetin idare şekli gerçek halk yönetimiyle ve parlamenter demokrasi ile taçlandırıldıysa buna benzer bir uygulama Türk devlet yönetiminde Kurultayla açıklanabilir. Kurultaya seçilen temsilcilerin rastgele seçilmediği görülür. Kurultay üyeleri boylarının temsilcisi olarak Kurultaya katılır ve ülke yönetimine doğrudan katkı sağlarlardı.

Türk yönetim anlayışında kadınların da en az erkekler kadar söz hakkının olduğu görülmektedir. Hükümdar hanımları ve boyun ileri gelen temsilcileri arasında Kurultay ve devletin önemli birimlerinde görev almış birçok kadından bahsetmek mümkündür. Hatta bazı dönemlerde ülke yönetiminin kadınlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğu görülür.

Türkiye Cumhuriyetinin ilanında gerçek halk idaresine geçme ve Türk töresini canlandırma anlayış ve amacını görmek mümkündür. Hatta Ön Türklerden (Proto-Türk M.Ö 10.000’den itibaren) itibaren Türk inanışı olarak kabul ettiğimiz “Haniflik” yerini İslam sonrası “Maturidilik” felsefesine bırakmıştır. İslam dairesine giren Türklerin çoğunlukla Maturidilik ve Alevi Türk inancını benimsemeleri üzerine yapılmış araştırmalar çok azdır.

Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu anlayışı yıkmıştır.

Türk tarihini her yönüyle bir bütün olarak incelemek gerekmektedir. Ancak genel geçer anlayış Türkleri İslam öncesi ve İslam sonrası diye ayırma gibi büyük bir hataya düşülmüştür.

Cumhuriyet yönetimini incelerken Cumhuriyet düşünce ve anlayışını sadece devlet yönetim biçimi olarak görmek eksik bir yaklaşımdır. Türklerin milli karakter, dil, tarihi süreç, kadının yeri, sosyo-ekonomik dinamizm, devrimci ilerlemeci-Maturidi Türk anlayışlarını bir bütün olarak Cumhuriyet -halkçılık çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir.

*

Türkiye Cumhuriyeti bir ilerleme ve durağancılığa karşı harekete geçme anlayışıyla kurulmuş yönetim anlayışına sahipir. İdeal Cumhuriyet yönetiminin her ne kadar Arap etkisiyle ‘Dört Halife’ dönemiyle anlatılmak istense de bu bakış açısı eksik ve Türk tarihinde görülen yönetim anlayışlarını örtme tehlikesini de içinde barındırmaktadır!

Selçuklulardan itibaren Osmanlı’da da yüzlerce yıl tarih adı altında sadece İslam tarihi okutulmuş ve ‘Dört Halife’ devri idealize edilmiştir. Osmanlının son dönemde bu anlayışın eksikliğine karşı bir uyanış görülse de Cumhuriyet dönemine kadar gerçek Türk Tarihi ve Türk yönetim anlayışının ele alındığı, uygulandığı ve benimsendiğini söylemek güçtür.

Bize göre Türklerin İslam öncesi ve İslam sonrası yönetim anlayışlarında bir değişiklik yaşanmamıştır. Ancak tarihe, dine, gelişmeye, üretime, icada bakışta Yavuz Sultan Selim sonrası bir zihniyet değişiminin yaşandığını görmek mümkündür. Özellikle köklü Türk Bey ve boylarının yönetimden dışlanması her ne kadar Osmanlı hakimiyetini pekiştirme gibi bir amaç güdüyorsa da aynı zamanda Türklere karşı, inanç, hayata bakış, Türkçe, Maturidilik, Alevi Türk anlayışları da körüklemiştir.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yılını hep birlikte kutluyoruz. Ancak 101. yıl gibi uzun bir asır tecrübesi olan Cumhuriyet yönetiminde Cumhuriyetin kazanımlarının Türk tarihinde var olan kökenlerine henüz yeterince inilememiştir.

Köklerden uzak bir rejimin ayakta kalması, kökleşmesi mümkün değildir. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti M.Ö 10 bin yıllık bir tecrübenin üzerinde oturan kadim bir devlet geleneğiyle hareket etmek durumundadır. Tarihten aldığı güçlü kazanımlarımızın üzerine konacak yeni kazanım ve idealler Türk tarihine, devletin ideallerine ve ilerlemeci Türk anlayışına her zaman uygundur ve gerekliliktir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.