Feminist kuruluşlarca 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü’nde ezanın protesto edildiği iddiaları tartışması aldı başını gidiyor. Siyasi polemiğe dönüşen bu tartışma yakın zamanda bitecek gibi de görünmüyor.
Peki, bu yürüyüşte ezan protesto edildi mi, edilmedi mi?
Video görüntüleri dikkatle incelediğinde olayın şöyle vuku bulduğu çok bariz şekilde görülecektir: Yürüyüşe katılanlar İstiklal Caddesi’nde toplanıyorlar ve Taksim Meydanı’na yürümek istiyorlar, polis buna izin vermiyor. Bunun üzerine atılan sloganlarla, çalınan ıslıklarla ve düdüklerle polis protesto ediliyor. Kadın haklarına ve kadına yapılan şiddetin protesto edilmesine dair sloganlar da atılmaya devam ediyor. Bu esnada yatsı ezanı okunmaya başlıyor. Okunan ezanın herkesçe duyulmaması ihtimali yok; çünkü ses duyulabilecek kadar yüksek ve ezan okunduğu anlaşılabiliyor.
Peki, daha sonra ne oluyor?
Ezan okunmaya başladığında düdük ve ıslık sesleri vardı ve sloganlar da atılıyordu. Ezanın başlamasıyla çalınan ıslıkların, düdüklerin ve atılan sloganların sesi bir anda daha da yükseliyor; şiddeti artıyor. Bu durum, ezan bitinceye kadar sürüyor ve daha sonra da devam ediyor. Niyet okumaya gerek yok ve doğru da değil; ancak olay bu.
Bu olayın tartışılması, siyasi polemik hâlinde devam ederken toplumdan gelen tepkiler üzerine yürüyüşü organize eden sivil toplum kuruluşlarından biri olan Feminist Gündem’den ezanın protesto edilmediğine dair yazılı bir açıklama geldi.
Velev ki yapılan bu açıklamaya itibar edilerek ezanın protesto edilmediği düşünülsün, ezan başladığında protestodan başka herhangi bir saikle seslerin yükseltilmesinin izahının yapılabilmesi mümkün olabilir mi?
Velev ki ezan protesto edilmedi bu yürüyüşte; insan temel hak ve hürriyetlerinden inanç hürriyeti gereği her inanca, her ideolojiye ve her düşünceye saygı duyulması gerektiği her platformda söylenirken İslam’a da saygı gösterilerek ezanın okunması esnasında eyleme ara verilmesi gerekmez miydi? Öyle olmadı maalesef. Bu durum, İslamofobi’den ve İslam düşmanlığından başka nasıl tavsif edilebilir, şayet öyle olmadıysa?
Velev ki ezan protesto edilmedi; kadın haklarını savunma ve kadına yapılan şiddeti proteste amacıyla düzenlendiği söylenen bu yürüyüşte bu satırlarda ifade edilemeyecek kadar yüz kızartıcı ifadelerin yer aldığı pankartların ve dövizlerin taşınması, tam bir ahlaksızlık değil midir? Bazı pankartlarla iffetsizliğin, zıvanadan çıkmanın, sürtük olmanın, namussuzluğun, fahişeliğin önerilmesi, ahlaksızlıktan başka hangi mefhumla nasıl izah edilebilecek?
Ezanın protesto edilmediğinin izaha çalışılması gayretlerinin su götürebileceği kabul edilse bile, bu ahlaksızlığın herhangi bir şekilde izah edilerek kapatılabilmesi imkânı yoktur. Kimse beyhude çırpınmasın…
Yaşanan bu meşum olaydan sonra siyasi partiler ve liderler lal kesildiler. Ta ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin mitinglerde gösterdikleri tepkiye kadar. CHP sözcüsü, Cumhurbaşkanı’nın bu tepkisinden sonra mezkûr yürüyüşte ezanın protesto edilmediğini savunarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı suçladı. Kılıçdaroğlu da aynı minvalde laf kalabalığı yaptı. Bu yürüyüşe CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok’un ve CHP PM Üyesi İstanbul Eski Milletvekili Sera Kadıgil’in de katılmaları, ezanın protesto edilmesi olayının eleştirilmesinde CHP’nin elini kolunu mu bağladı acaba? Eğer böyleyse vahim, değilse daha da vahim… Sera Kadıgil’in şehitlerimize ve ezana yaptığı saygısızlık sicilinin kabarık olduğu da herkesin malumu. İP Genel Başkanı Meral Akşener’den ise şu ana kadar bu konuyla alakalı hiçbir ses çıkmadı.
Türkiye’nin başına bela edilen taşeron terör örgütleri PKK/PYD’ye, FETÖ’ye ve ezana yapılan saygısızlığa gerekli tepkiyi göstermeyen anlayışa lanet olsun!
Müslüman Türk milletinin vatan yaptığı bu topraklarda Kelime-i Şahadetleri İslam’ın temeli olan ezanın susmaması ve beyaz ay-yıldızlı albayrağımızın inmemesi için 1071’den bu yana yüz bin şehit verdiği hiç kimse tarafından hatırdan çıkarılmamalıdır.
Eyvallah!