Türkiye ve Türk dünyasının düşünce ve pratikte yeniden ayağa kalkma emareleri göstermesi yalnız ABD, Rusya, AB…  değil Türk coğrafyalarında yaşayan Türk karşıtlarını da rahatsız etmektedir.

Türklerin son yıllarda göstermiş oldukları ulusal ve uluslararası performansa bakıldığında birçok ülkenin yüz yılda gerçekleştiremeyeceği ilerlemeyle kıyaslanabilecek gelişmenin yaşandığı görülür. Türk dünyasına karşı birçok taşeron terör örgütünün halen faaliyetlerde bulunmasına rağmen gelinen noktada eskiden olduğu gibi Türk dünyasının etki, baskı altına alınamayacağı anlaşılmıştır. 

Türk dünyasına karşı kurulacak olası ittifaklara ve komplolara karşı Türk Devletleri Teşkilatının daha kararlı ve güçlü olacağını, birlikte hareket edeceğini gören çevreler Türk Devletleri Teşkilatının yakın zamanda kuracağı ortak ekonomik- ticari işbirliği, askeri, teknolojik birliktelik, ortak eğitim, kültür ve ortak Türk Alfabesine geçişten son derece rahatsızdırlar.

Türk devletleri tarafından oluşturulan “Türk Devletleri Teşkilatı”  diğer devlet ve teşkilatlar açısından bakıldığında hiç de küçümsenecek,  hafife alınacak bir yapı değildir. Dünyanın yakın, orta ve uzak gelecekte ihtiyacı olan enerji kaynakları, ekonomik potansiyelin Türk Devletleri Teşkilatını oluşturan devletlerin coğrafyalarında bulunduğu bilinmektedir.

Türk dünyasının elinde bulunan enerji kaynakları, jeopolitik avantajlar, ticaret, tarım ve genç insan gücüne paralel olarak askeri teknolojideki önemli gelişmeler Kafkaslar, Ortadoğu, Afrika, Balkanlar ve Akdeniz başta olmak üzere Türk Kıtası olarak adlandırılabilecek bölgelerde etkinliğini daha da arttırma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.

Türk devletleri ve Türk dünyası ciddi sınavlar vermiş ve büyük bedeller ödeyerek bugünlere gelmiştir. Ödediği bedeller ve geçtiği sınavlardan dersler çıkararak günümüze gelen Türk dünyası edindiği tecrübeleri yakın gelecekte dünyaya gösterecektir.

Türkiye özelinde görülen birçok uluslararası önemli gelişmenin nihai amacının Türk dünyası olduğu açıkça anlaşılmaktadır. 

24 Nisan 2021’de ABD Başkanı Biden’in Türkiye’ye karşı kullandığı ve sözde Ermeni tasarısına sahip çıkan açıklamaları yalnız Türkiye’yi değil Azerbaycan’ı;  Türk dünyasını yakından ilgilendirmektedir.

Batı dünyasının Doğu Akdeniz yaşanan gerilimde Yunanistan’ın yanında görülmeleri, Fransa ve ABD’nin yaklaşımları Türkiye’nin teröre karşı Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği operasyonlarda terörün yanında durmalarından çok farklı okunmamalıdır.

Azerbaycan’ın Karabağ’ı Savaşı ile Ermenileri topraklarından def etmesi sonrası Fransa, ABD gibi devletlerin tutumları yalnız Azerbaycan’ı değil bütün Türk dünyasını ilgilendirmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı, Türk dünyasının geleceği için ortak çıkarları gözeterek uluslararası önemli konularda Türk dünyasının çıkarlarını gözetici ve caydırıcı açıklamalar yapabilecek seviyeye gelebilmeli ve ortak hareket edebilmelidir. 

Son yıllarda Türkiye ve Azerbaycan arasında yaşanan mutluluk verici gelişmeler; kardeşlik, ortaklık ve kaderdaşlık ilişkileri Özbekistan, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkmenistan, Macaristan, Kazakistan, Kıgızistan gibi Türk devletleri ile de tesis edilmelidir. 

350 milyon nüfusuyla Türk devlet ve topluluklarının oluşturduğu ortaklık, enerji, dinamik gücün hiçbir karşıt güç, ve devlet tarafından göz ardı edilemeyeceği bilinmelidir.

*Naci YENGİN, TARSAM (Tarih Stratejik Araştırmalar Merkezi), Türk Tarihi Bilim Uzmanı

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.