Manisa'da Gündem
2024-05-21 07:00:00

Demokrat Partili yıllar: I

Naci YENGİN

naciyengin@gmail.com 21 Mayıs 2024, 07:00

Osmanlı'dan Cumhuriyete uzaman süreçte Türkiye’nin demokratik mücadelesinin seyri üzerine yazmış olduğunuz üç yazının devamı olarak bu yazımızda da sizlere Demokrat Parti'nin(DP) kuruluş süreci, parti içi demokrasinin var olup olmadığı üzerinde duracağız.

Demokrat Partinin kuruluşu ve iktidarı döneminde yaşanan Türkiye ve dünyadaki gelişmeler bir bütün olarak ortaya konmuş değildir. 

Demokrat Partinin kuruluşu her ne kadar CHP’nin içinden çıkmış bir parti gibi görünse de 1939-1945 yılları arasında dünyayı etkisi altına alan savaş ve savaşın yıkımları, dünyada meydana gelen ekonomik siyasi buhranlar, dünyanın 1945 Yalta Konferansından sonra Rusya ve ABD arasında bölüşülmesi, … Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelere biçilen roller, Demokrat Parti gibi partiler eliyle Batı ve ABD politikalarının yürütülmesi çabalarını birlikte okumanın daha yararlı olacağı kanaati hâkimdir. 

Demokrat Parti kurucuları da Milli Mücadele yıllarında tam bağımsız bir Türkiye için Atatürk ve İnönü ile omuz omuza mücadele etmişlerdir. DP kurucularından birçoğu Atatürk'ün yakın arkadaşıdır. Türkiye'nin kalkınması ve tam bağımsızlığından yana olan insanlardır. 

DP’nin CHP’den ayrılması ve farklı bir siyasi, ekonomik yön tayin etmeleri meselesi en önemli soru ve sorun olarak durmaktadır. Mesele ülkenin kalkınması ve tam bağımsızlığının korumasında hangi iç ve uluslararası güçlerin yanında kimlere karşı olunacağına karar vermekte yatmaktadır. İnönü döneminin sonlarında başlayan süreçte başta Menderes olmak üzere Batı ve ABD çizgisinde gitmenin ülkenin yararına olacağına inananlar DP çatısı altında toplanmış görünmektedir.

Menderes gibi tarımsal burjuvaziye dayanan, Batı'nın desteğiyle Türkiye’yi güvenli limanlara götürmeyi amaçlayan kişi ve çevrelerin kurmuş olduğu Demokrat Parti kuruluşundan 1947 sonlarına kadar ülkeyi belli ölçülerde kalkındırmış olsa da 1947 sonrası gerek ekonomi, gerek sosyal ve gerekse demokratik olarak milletin beklentilerine cevap verdiğini söylemek güçtür.

Demokrat Partinin kuruluş felsefesi olarak kabul ettiği Hürriyet Misakı söyleminde ortaya koyduğu ve “Yeter söz milletindir” sloganında ortaya konulan demokratik bir ülke hayali 1950’de ezici bir çoğunlukla iktidara geldikten sonra gerçek anlamıyla milletin iktidarına yansımamıştır. DP’nin iktidarda bulunduğu 10 yıl gibi uzun süre içinde, özellikle Amerika ve Rusya faktörlerinin de etkisiyle ekonomik, siyasi ve birçok sosyal alanda tartışmaların odak noktasını olmuştur. 

Demokrat Parti politikalarını Atatürk çizgisinin devam ettirme üzerine şekillendirmiştir. Atatürk döneminde uygulamaya konulan karma ekonomi, ya da yarı liberal ekonomi modelinin uygulanmak istenmiştir. 

Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra Cumhuriyetin gerçekleştirdiği devrimlere karşıymış gibi oluşturulan ve algılanan söylemleri; rejim karşıtı bir algının oluşmasının da zeminini oluşturmuş, sembolik de olsa bazı cemaat, tarikat ve söylemleriyle özellikle Cumhuriyeti kuran kadroları ordu başta olmak üzere bazı çevreleri rahatsız etmiştir.

İnönü’nün onayıyla kurulan Demokrat Parti'nin 1950 sonrası ortaya koyduğu ekonomik ve liberal söylemler Batı-ABD’yi memnun ederken Rusya gibi komşumuz olan bazı devletleri elbette etmeyecektir. Ancak Demokrat Partinin gözü kapalı şekilde ABD yanlısı politikaları ve her köşede bir milyoner yaratma hayalleri ekonomik refahın tabana yayılmasında karşılık bulmayacak, kahir ekseriyet Demokrat Partinin özellikle 1957 sonrası ekonomik uygulamalarından yararlanamayacaktır. 

Demokrat Partinin ekonomik açılımları daha çok yerli burjuvazi olarak yeni yeni palazlanan ve bazı Avrupa ve Amerikan şirketlerinin Türkiye'deki temsilcisi şeklinde algılanan çevreleri memnun edecektir. Bunun yanı sıra ABD’den gelen zirai araç ve gereçler, tarım makinaları halkın memnuniyetini kısa vadeli artırmış gibi görünse de Türkiye'ye biçilen rolün tarım ekonomisine dayalı bir kalkınma modeli olması sebebiyle Türkiye'nin kısa zamanda kalkınmasının mümkün olmadığı, olmayacağı anlaşılacaktır. DP bu durumdan kurtulmak amacıyla 1950’lerin sonlarına doğru Sovyet Rusya gibi ülkelerle birlikte sanayi yatırımlarına yönelmeye gidecektir. Ancak bu durum ABD başta olmak üzere Batı bloğunu rahatsız edecek ve bir anlamda DP’nin iktidara gelmesinin önünü açan ulusal ve uluslararası güçler DP’nin iktidardan gitmesi için güç birliği edeceklerdir! Devamı gelecek yazımızda…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.