Üzerine düşmemiz gereken çok önemli bir husus var. “Vergi Harcamaları”. Bütçede benim en dikkat ettiğim kalem. Çünkü enflasyonla çok grift bir ilişkisi var.
2024-2026 Orta Vadeli Programı’nda (OVP) “Vergi harcamaları gözden geçirilecek, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacaktır” denmişti.
Fakat 2024 bütçesinde;
8 trilyon 437 milyar TL gelir,
11 trilyon 89 milyar TL gider.
2 trilyon 210 milyar TL “vergi harcaması” öngörülüyor.
Vergi harcaması uygulaması 2006’da hayatımıza girdi.
O günlerde gelirlerin sadece %6’sıydı. Bugün ise %26’sına ulaştı.
Her 4 liralık verginin 1 lirasından istisna ve indirimler kapsamınsa vazgeçiyoruz.
Vergi harcaması, devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler anlamına geliyor.
İstisna ve muafiyet tanınan vergilerin içinde, asgari ücretliden alınmayan ya da ihracatın, üretimin teşviki için alınmayan vergiler de var ancak vergi harcamalarının büyüklüğü, şirketlerin affedilen vergi cezaları ve kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarından elde edilen gelirin vergilendirilmemesi gibi meseleler var.
Bu kapsamda alınmayan vergiler devletin bütçe açığı için borç almasına, yeni faiz ödemelerine, yeni para üretmesine ve en nihayetinde de daha fazla enflasyona neden oluyor.
Fakat böyle bir uygulamadan bir anda sapmak da mümkün değil. Yüzlerce yatırım / binlerce iş anlaşması bu uygulama çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Planlanmış, takvimlenmiş toplamda milyarlarca dolarlık ekonomik aktiviteden bahsediyoruz. Bu uygulamayı sert şekilde durdurmak kısa vadede bile yarardan fazla zarar verir. Öyle haydi kaldırıyoruz! bandına hemen geçemeyiz.
Fakat tedricen azaltmak ve ilk olarak da veririmlilik denetimlerini başlatıp boşa sırtımıza yük olan, faydasından çok zararı olan, uygulamayı amacından saptırmış zombi şirketlerden kurtulmak lazım. Buradan muazzam bir gelir (yeniden) kazancı olacak. Üstelik istisna, indirim, destek almayı gerçekten hakeden firmalar gerekli standartları yakalamak için ciddi efor sarf edecek. Rekabet ve dolayısıyla profesyonellik artacak. Markalaşma artacak. İhracata ve istihdama ciddi ivme kazandırılacak.
Gelgelelim dışardan benim önerilerimi yazmak elbette çok kolay. Asıl mesele o zor şartlar altında bu süreçte görev alabilecek cesareti göstermek.
İnanın süreci en doğru kararlarla uzun süre yönetmek gerçekten çok zor. O sebeple eleştirenlerin bir kez dahi olsa empati yapması lazım. Böyle zorlu bir yolda kaptan ya da mürettebattan biri olmak kolay iş mi?
Hep beraber destek olmak lazım.
Sosyal medyadaki basit, temelsiz ve empatisiz eleştirileri görünce canım sıkılıyor.
“Yiğidi öldür, hakkını ver” demişler.
Kimsenin elinde sihirli değnek yok.
Niyet iyi olduktan ve birlik olduktan sonra atlatılmayacak hiç bir problem de yok…