İstanbul Barosu için yapılmış bir mülakattan;
1- Sanatın ve müziğin, insanın yaratılışında mevcut olduğuna inanıyorum. Yani kişinin mayasında mevcut olan güzele temayül, bazen aile, bazen arkadaş bazen de başka bir etken ile meydan çıkarabilir. Ben de hep kendimi yakın gördüğüm müziğe, Üniversite hayatım ile birlikte aktif ve sistematik bir şekilde eğilme imkânı buldum. Zira ev arkadaşlarım bir Müzik Derneğine devam ediyorlardı, ben de ilk haftadan itibaren onlara katılarak kırk yılı aşan bir meşgale edinmiş oldum. Bu tarihi seyirden anlaşılacağı üzere müzisyenliğim avukatlığımdan en az beş yıl daha fazla…
Müzisyenlik deyince bu profesyonel bir müzik hayatı olarak algılanmamalı. Asıl mesleği ve profesyonel hayatı da “Avukatlık” içinde algılayarak uyguladığımı ve hiçbir zaman müzik uğraşımdan bir maddi menfaat temin etmemiş olmamı, önemle vurgulamak isterim. Müziği tam bir amatörlük içinde, hobi olarak tanımladığımı ve bir avukatın da müzik ve diğer sanat dallarına bakış açısının bu amatörlük bakış açısı içinde kalması gerektiğini düşünmekteyim.
Hâlbuki müzik üzerine yayınlanmış makalelerim, TRT denetiminden geçmiş beste denemelerim ve müzik üzerine yaptığım çalışmalarım sonucu yayınlanmış, müzik konulu kitaplarım var. Birden fazla koronun kuruluşuna öncülük ettim, halen de birkaç gurup içinde müzik çalışmalarımı sürdürmekteyim. Ama yine de bütün bunların, amatör bir pazar müzisyeni, ya da hafta sonu müzisyeni olmamı değiştirmediği için ayrıca memnunum.
2- Müzik bir avukata mesleki katkı sağlar mı derseniz, bunun cevabı biraz dolambaçlı olacaktır. Nedeni; müzik her insana katkı sağlar. Bireyin estetik zevklerini geliştirir. Haz alma duygusunu güçlendirir. Hayata daha olumlu bakış açısı kazandırır. Müzik ile uğraşan kişiler bulundukları sosyal ortamlarda da daha kolay fark edilirler, daha kolay ayrışırlar ya da eski deyim ile daha çabuk temayüz ederler. Böylece müzik bireyin sosyal hayatına da katkı yapar. Tabiatıyla bu katkı meslek yaşamına da müspet etki eder.
Mesleği sorunlarla mücadele etmek olan hukukçu ve bilhassa avukatların, nefes alacakları ve mesleki problemlerden bir nebze olsun uzaklaşacakları, müzik gibi güzel sanatların diğer dallarına da zaman ayırmalarını tavsiye ederim. Bu avukatlık mesleğinin mücadelesini dengeleyecek bir uğraş olarak meslektaşlarımızın özel hayatına katkı yapabilir. Ben şahsen bu konuda müziğin çok faydasını görmüş bulunmaktayım.
3- İstanbul Barosu bünyesinde bir kültür sanat komisyonu var ise de bu komisyonun bir operasyon altyapısı bulunmamaktadır. Burada ancak meslektaşlarımıza yönlendirme ve bazı sanat etkinliklerinden haberdar edilme konusunda bilgilendirmeler yapılabilmektedir. Sanat ile daha yakından haşır-neşir olan meslektaşlarımız bu komisyona sahip çıkarlarsa daha esaslı projelerin hayata geçirilebilmesi mümkündür.
4- Sonuçta diğer sanat dallarında olduğu gibi müziğin de” kökünün çok derinlerde, filizlerinin ise çok yükseklerde” olması gerektiği yönündeki inancımı ifade ederek sözlerimi bağlamak isterim. Sanatta devamlı ve uzun soluklu olmak, eser kazandırır. Günü birlik cereyanlar, moda akımlar, saman alevi gibi gelip geçer. Geriye pek bir şey kalmaz. Kalıcı eserler bilgi, birikim ve sabır mahsulüdür. Bu yüzden asırlardır Itri, Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Münir Nureddin dinleyebiliyoruz.