Ey iman ehli, acı gerçeklerle yüz yüze geleceğimiz kıyameti beklemeye ne hacet. Bilelim ki her anımız bir kıyamet günüdür. Hak Resul’unun, onun hediye ettiği tahta kurulup, onun gereği olan güzel ahlakın sermaye bereketi ile yaşayıp adalet ve hakikat uğruna ne gibi harcamalar yaptığımızı kendimize sormalı değil miyiz?
Siz bunca hesaba gelmez servete sahip iken, kardeşlerinize yardım etmenin ilahi bir emir olduğunu düşünmediniz. Osmanlının ekmeğini yiyen yakın şark zenginleri, biriktirmiş olduğunuz servetinizi ne diye zevki sefa içinde yaşamaktasınız?
Ortadoğu’da bir Orta şark daha doğrusu İsrail Filistin meselesinin suçlusu olarak biz Müslüman âlemi değil miyiz?
Hıristiyan havalisine pençesini atarak ülkenin gerçek sahiplerine hayat hakkı tanımayan ve bu sırada Amerika’nın sakat ve dar görüşlü politikasının sütünü emerek beslenen şımarık yahudinin alabildiğine istilacı ve imhacı siyasetine “ Dur “ diyecek kuvvet ve dirayet imkânına sahip İslam âlemi bulunmuş olsa idi, batıyı da Rusya ve Amerika’yı da dize getirecek el ele vermiş İslam birliğinden başka bize kim yardım edebilirdi, hakikatini anlamış olurduk.
Rekabet ve menfaat çullarını giymiş bir dünya Müslümanlığı işte bu yüzdendir ki kah batıya kah doğuya avuç açmak mecburiyetinde kalıyor.
Asırlar sürmüş Türk hâkimiyetinin kolu kanadı altında bulunmuş olmasını bir türlü kabul edemeyerek istiklal davasına düşen bugünün sözde müstakil sözde Arap devletleri Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmuş bulunmaktadırlar. Bunun acısını beceriksiz, cahil, savurgan, en kötüsü de bir iman birliğinin yapıştırıcı ve lehimleyici imkânını ve basiretini gösteremeyen ve parçalanmış İslam dünyası” kendim ettim kendim buldum. ” Diyecek yerde, suçu ona buna yüklemek günahı ile boşuna zaman kaybederek kıvranıp durmaktadır.
Afrika’daki aç sefil insanların ne kadar karınlarını doyurdunuz. Ya Filistin gibi bir Müslüman ülke, Yahudi’nin zulmü altında paramparça edilirken, onların eline silah alacak hangi imkânı sağladınız? Eğer Hak kelamını rafta bırakmayıp, onunla amel edip uygulamış olsaydınız, bugün siz de, bütün İslam âlemi de üstündeki ölü toprağını silkip atacak ve Hak kelamına sarılmakla kurtuluşunu idrak edecekti.
Bu elli yılın çok üzerinde yazılmış olan satırlar sanki günümüzü anlatmakta ve ahvalimizi beyan etmekte gibidir.