Bu vatan bize çok şey verdi. Biz ilâhî nağmenin sesini burada hissettik. Burada sevdik, sevildik. Biz yalnızca vatanın taşını toprağına sevdâlanmadık; Birlikte kardeşçe yaşamaktan mesut olduk, ardı ardınca birlik olan, Yûnus’un sesini duyduk. Mevlânâ’nın feryâdını işittik. Yesevî erenlerinin yürüyüşüne şâhit olduk. Karamanlı Mehmet Bey’ in Türkçe tutkusunu bildik. Büyük Itrî’nin “nevâkâr”ını dinledik. Karacaoğlan’ın türküsüyle yandık. Tanbûrî Cemil’in nağmesiyle coştuk. Oğuz Han’ın dünya çadırıyla gururlandık. Saltuk Buğra Han’ın mâneviyatıyla dolduk. Alpaslan’ın yurdunu tuttuk. Osman Gāzi’nin çınarını dünya bahçesine diktik. Gazi Mustafa Kemal’in idealleri ile devam ettik.
Yalnız kendimizi değil cümle âlemi sevdik. Sevmek ve inanmayı her işin başı belledik.
Her şey insanla başlıyor, insanla bitiyor. İnsan şerefli bir varlık. İnsanda güzel huylar; sevgi, merhamet, hoşgörü, yardımlaşma olduğu kadar, bir o kadar da kötü huy var. Bencillik, kıskançlık, büyüklenme, menfaat. İnsan, güzel huyları ve kötü huyları arasında gidip-geliyor. Ancak kötü huylar birleşince, dünyâyı yıkmaya gücü yetiyor. Öyle olunca da iyinin ve doğrunun üstünlüğü için mücâdele gerekiyor.
Allah bize nasip etti, çevremizde hep güzel insanlar gördük. Bize yol gösterdiler, cemiyetimize, ecdâdımıza, târihimize baktık, onlarla gurur duyduk. Bu bir insanca yürüyüşün resmiydi. Bizim de eksikliklerimiz, hatâlarımız oldu. Târihte de yanlışlar, hatâlar oldu. Fakat asıl olan iyi tarafın kötüye üstün olmasıydı.
Bu memleket sevdâsı, kuru bir kavgadan ibâret değildir. Bu bir ırkçılık hiç değildir. Bu yolda nice farklı kişi, kavim, milletle aynı yolda yürüdüğümüz de olmuştur. Onların da bu dâvâya-sevdaya katkısı olmuştur. Her kim ki insanlığa hizmet etmiştir başımız üstünedir.
İyiyi güzeli bulmak, akılla, ilimle olduğu kadar, gönülle, aşk ve irfanladır. Türk milletinin aslî değerlerinde akıl ve îman, âşık-mâşuk derecesinde birleşmiştir. Olgunluk ve ilerleme taassup ile değil, her dâim yenileniş ile devam ve tekemmül eder, gelişir. Vesselâm.