Beyin hücreleri arasında mesaj taşıma dengesizliği sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Stres, travma, hormonal değişiklikler veya steroid, antihipertansif, antihipertroid ilaçlar gibi bazı tedavilerin yan etkileri bu duruma neden olabilmektedir. Beyin fonksiyonlarına etki eden genetik etkiler bazı bireyleri daha duyarlı hale getirebilmektedir.
Beslenme ile Karakterize Depresyon Türleri;
1. Endojen depresyon : Genellikle dış kaynaklı bir sebebi yoktur. Biyokimyasal sebeplerden oluştuğu düşünülmektedir. Anoreksia, konstipasyon, hazımsızlık ve sıvı reddi, beslenmeyle ilişkili önemli semptomlardır.
2. Sekonder depresyon: Endojen tipten daha yaygındır ve işsizlik veya mahrumiyet gibi kayıp veya stresle ilişkili hüzün olarak sergilenir. Anoreksia veya aşırı yeme (alkol alımı) ile sonuçlanabilir.
3. Mevsimsel Depresyon : Sonbahar ve kış mevsimlerinde depresyonla karakterizedir. Depresyon fazında, yorgunluk, aşırı yeme, karbonhidrat arzusu, kilo artışı genel semptomlar arasındadır. Karbonhidrat tüketiminin, normal bireylerdeki karbonhidratların sakinleştirici etkisine karşı olarak uyarıcı edici etkisi olduğu rapor edilmektedir.
Depresyon besin tüketimini, iştahı ve besin tercihini değiştirebilir. Tedavi sırasında ve takibinde iştah artışı ve ağırlık kazanımı oluşabilir.
ANTİDEPRESAN KULLANIMI
Antidepresanlar dünyada en çok kullanılan reçeteli ilaçlardır. Bütün antidepresif ilaçların önemli bir özelliği etkinliğin 1-3 hafta içinde başlamasıdır. Bu süre içinde, uykuda, iştahta, duygu durum ve toplumsal etkinliklerde düzelme başlar. Antidepresan tedavide doz ve yeterli süre çok önemlidir.
DEPRESYON SÜRECİNDE BESLENME
Antidepresanlara bağlı kilo alımı hem kısa hem de uzun süreli tedavide karşılaşılan bir problemdir.
Kullanılan antidepresanların bir kısmı kilo artışına sebep olurken çoğu antidepresan ilacın kilo alımı
açısından bir etkisi olmadığı bilinmektedir.
1. Besin değeri yüksek gıdaları tüketilmesi 2. Antioksidanlardan zengin beslenme
3. Akıllı karbonhidratların tüketimi
4. Proteinden zengin besinler
5. Akdeniz tipi beslenme
6. D vitaminini bol tüketilmesi
7. Selenyumdan zengin gıdalar tüketilmesi
8. Omega-3 yağ asitleri
Yağ asitleri: Özellikle depresyon sürecinde omega- 3 yağ asitlerinin öneminin olduğu kanıtlanmıştır.
Depresyon ve balık tüketimi arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteren birçok veri mevcuttur. Bu sebeple balık ve balık yağı depresyona karşı koruyucu olabilmektedir.
Batı ülkelerinde depresyon görülme oranı %3-6 iken, balık tüketimi kişi başı 11-32 kg olup düşük seviyededir.
Japonya’da depresyon görülme oranı %0.12 olup çok düşük seviyede iken, balık tüketimi kişi başı 68 kg olup yüksek seviyededir.
Depresyon hastaların total n-3 PUFA’da özellikle DHA’da önemli azalma bulunmuştur.
Bu önerilerin yanı sıra alkol ve fazla kafeinden uzak durmak, kilo fazlalığının mümkün olduğunca
azaltılması da depresyon tedavisinde başarı sağlamaktadır.